Korse Meselesi

Tarih Vakfı Ankara, bahar dönemini 21 Şubat’ta Dr. Berrak Burçak’ın “Korse Meselesi: Geç Osmanlı’da Moda, Sağlık ve Kadın Güzelliğini Tartışmak” başlıklı sunumu ile açtı. Ayşenur Çenesiz bu sunum hakkında aldığı notları ve izlenimlerini paylaşmak için bir yazı kaleme aldı.


Dr. Berrak Burçak Tarih Vakfı’nda gerçekleştirdiği bir sunumunda geç Osmanlı basınının gündemlerinden biri olan korse tartışmasına ışık tuttu. Korse tartışmasını, geç Osmanlı entelektüellerinin korse özelinde Batı modası hakkındaki görüşlerinden Osmanlı devletinin bir iç çamaşırını modernleşme aracı olarak nasıl kullandığına, birbirinden ilginç alt başlıklarla ele aldı.

Bahtiyarlığın Anası

Oxford Sözlük, korseyi “vücudu şekillendirmek için giyilen, göğüsten kalçaya kadın vücudunu sıkıca saran iç çamaşırı” olarak tanımlıyor. Burçak’ın korse tartışması da bu iç çamaşırının esnekliği etrafında şekilleniyor: Osmanlı hekimlerinin korsenin sıkılığını sıhhate aykırı bulmasının yanında bazı kesimlerin korseye karşı bir alternatif bulma çabası içerisinde oldukları gözlemlenebiliyor. Bu çabalardan bahsederken Burçak’ın vermiş olduğu en ilginç örneklerden biri, Hanımlara Mahsus Gazete’de yayımlanan Ümmü Mukbil imzalı bir mektuptu. Ümmü Mukbil bu mektubu 1895 yılında, korse üzerine yazılmış bir yazıya cevap olarak kaleme alıyor. İçeriğinde ise Mukbil’in, rahatsızlık veren ve adeta bir “işkence makinesi” olan korse yerine arkadaşlarına yelek giymelerini tavsiye ettiği görülüyor.

Dr. Burçak’ın sunumunda, Ümmü Mukbil’in dönüştürücü etkisine odaklanılmış olması oldukça dikkat çekiciydi. Mukbil’in, kendi arkadaşlarına korsenin dezavantajlarından bahsetmesi ve akabinde arkadaşlarının birden bu iç çamaşırını bir daha giymemek üzere yemin etmeleri, hikâyenin gerçekliğini sorgulamamıza sebep oluyor: “Bahtiyarlığın anası” anlamına gelen Ümmü Mukbil ismi sembolik bir anlam taşıyor olabilir ve bahsi geçen gazetenin devlet destekli bir yayın olduğunu da düşündüğümüzde, mektubun ideal kadın tipine dikkat çekmek isteyen bir erkek tarafından yazılmış olabileceği kuvvetli ihtimaller arasında. Bir iç çamaşırının Osmanlı entelektüellerini meşgul etmesi ve devlet politikasını dahi şekillendirebilmiş olması benim için de oldukça şaşırtıcıydı.

Ümmü Mukbil’in Mektubundan Bir Parça

Bir Modernleşme Aracı Olarak Korse

II. Abdülhamid dönemi, baskı ve kısıtlamalar dönemi olduğu kadar modernleşme adımlarının da atıldığı bir dönem olarak bilinir. Korse meselesinde, Burçak’ın da sunumunda belirttiği gibi, modernleşme sınırlarının nasıl çizildiğini görebiliyoruz. Abdülhamid döneminde Batı tarzı giyimin bir zorunluluk olarak görülmesine rağmen kendi içinde bazı sınırlamalara tabiydi. Örneğin bazı kesimler için korse, hıfz-ı sıhhatin yani sağlığın korunmasının önünde bir engeldi. Osmanlı toplumunda, bir kişinin sağlığı toplumun sağlığına hizmet etmeliydi. Bu noktada Osmanlı entelektüellerinin, batı tarzı giyimin bir zorunluluk addedildiği bu dönemde, muhalif bir tutum sergilememek adına korseye karşı alternatif bulma arayışı içerisinde oldukları pekâlâ söylenebilir.

Bir disiplin olarak tarih, insan ile ilgili neredeyse her konuyu kendi bünyesinde işleyebiliyor. Bir iç çamaşırı toplum içerisinde ayrışmalara sebep olarak politik, kültürel ve ekonomik gündemin maddesi olabiliyor. Berrak Burçak’ın korse hakkındaki bu sunumu araştırma alanımın ne denli zenginlikler içerdiğini bana bir kez daha hatırlattı.


Dr. Berrak Burçak, Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde öğretim görevlisi. Doktora derecesini Princeton Üniversitesinden almış. Çalışmaları, geç Osmanlı Tarihi, erken Cumhuriyet dönemi, zihin tarihi ve toplumsal cinsiyet çalışmaları üzerinde yoğunlaşıyor.

Related posts

Eski Fotoğraflarda İnsanlar Neden Gülmüyordu? 

Nostalji: Geçmişi Neden Özleriz? 

Geçmişten Günümüze: Çocuk Evliliklerinde Yaş Kriterinin Değişimi