Eski Fotoğraflarda İnsanlar Neden Gülmüyordu? 


Şu soru çoğumuzun aklına düşmüştür: “Eski fotoğraflarda insanlar neden gülmüyordu?” Sahi neden fotoğraflarda bir zamanların normali oldukça ciddi bir yüz ifadesi takınmaktı? A Millions Ways to Die in the West (Yeni Başlayanlar İçin Vahşi Batı) filmindeki fotoğraf sahnesini hatırlar mısınız? Texas’taki bir adamın fotoğrafta bütün dişlerini göstererek gülmesine karakterlerimiz asla inanmaz. Hatta bu adamın muhakkak ki çıldırmış olduğunu tekrar eder dururlar. “Oh my God!”lar “Holy shit!”ler havada uçuşur. Karakterlerin tepkilerini oldukça abartılı ve gerçek dışı bulabilirsiniz. Bir insan fotoğrafta gülmüş, bundan doğal ne olabilir ki? Fakat emin olun fotoğraflardaki kocaman gülümsemelerimizin geçmişi çok da uzak bir zamana dayanmıyor.

Elbette ki eskiden insanların fotoğraflarda gülmemelerinin ardında birçok sebep yatıyor. Peki genellikle hangi sebepler üzerinde duruluyor? Gelin bu konuda üretilen teorilere kısaca bir göz atalım.

Fotoğraf Amacının Farklı Olması

Eski fotoğraflarda insanlar neden gülmüyor diye sorduğumuzda aslında çok temel bir noktayı hatırlamamız gerekiyor. Bizler bugün her daim elimizde olan cep telefonlarımızla anlık yaşadıklarımızı fotoğraflayıp bunları çevremizle paylaşıyoruz. Bunun hem insanı mutlu eden bir yanı var hem de çevremizdekilerle iletişim kurmamıza yardımcı oluyor. Ancak fotoğrafın hayatımıza girdiği ilk zamanlarda insanların fotoğraf çektirmelerinin amacı daha farklı bir şeye dayanıyordu. Fotoğraflar, ölümsüzlük demekti. Dünyada kendinizden bir iz bırakmanın ve belki de ailenizin gelecek kuşaklarının sizi tanımasının yegâne yoluydu. Bu yüzden fotoğraflarda gülmek ve mutlu gözükmek öncelikler arasında değildi. Mesela, ekstrem bir örnek olacak ama, 19.yüzyıl Avrupa’sında yaygın olan postmortem (ölüm sonrası) fotoğrafçılığını hatırlayalım. Fotoğrafın daha yeni yeni hayatın içerisine girdiği zamanlarda, yeni ölmüş erkek, kadın yahut bir çocuk sevdikleri tarafından giydirilirdi. Hep beraber “son kez” fotoğraf karesinde bulunurlardı. Postmortem fotoğraflar o dönemin fotoğraf anlayışını da açık bir şekilde yansıtıyor: Fotoğrafın asıl amacı anı ölümsüzleştirmek. 

Post mortem fotoğraf örnekleri - Eski fotoğraflarda insanlar neden gülmüyordu?
Postmortem Fotoğraf Örnekleri

Fotoğraf ve Diş Sağlığı

Diş sağlığı, eski fotoğraflarda insanların dudaklarını sıkı sıkıya kapatmalarının ardındaki bir diğer neden olarak gösteriliyor. 19.yüzyılda bugünkü gibi kapsamlı diş tedavilerinin, gerçek dişleri aratmayan porselen diş gibi teknolojilerin yaygın olmadığı düşünüldüğünde insanların fotoğraflarda gülmeyi neden tercih etmedikleri sanıyorum ki anlaşılabilir. Elbette şu sav da ileri sürülebilir: İnsanların çoğunun sağlıksız dişlere sahip olduğu varsayılan bir ortamda bu durum gülmenin önünde bir engel teşkil etmemeli. Ancak bu noktada A Brief History of Smile kitabının yazarı Angus Trumble’ye kulak verelim: Kötü dişlerin normal kabul edilmesi demek bu dişlerin arzulandığı anlamına da gelmez. Özellikle sosyal ortamlarda ve belki de uzun bir süre saklanacak olan bir fotoğrafta insanlar dişlerini göstermemeyi tercih edeceklerdir. 

Uzun Poz Süreleri

Eski fotoğraflardaki gülüş ve tebessüm azlığının bir diğer önemli sebebi de oldukça uzun olan poz süreleri. Bugün saniyenin ellide birinde fotoğraf çekiyoruz. Bu süre fotoğraf makinelerinin ilk çıktığı zamanlarda dakikalarca sürüyordu. Fotoğrafın bulanık çıkmaması için ise neredeyse hiç kıpırdamamak gerektiği düşünüldüğünde uzun süre gülümsemenin imkansızlığı ayan beyan ortaya çıkıyor. 

Portre Geleneğinin Sürmesi 

Bu konuda öne sürülen bir diğer teori de yüzyıllardır süren portre/resim geleneğinin fotoğrafın ilk yüzyılında hala sürüyor olması. İnsanların gülümsemelerini uzunca bir süre sabit tutamayacak olmaları bir yana portre resimlerinde yüzde oluşan herhangi bir gülümseme oldukça uygunsuz karşılanmaktaydı. Özellikle dudakların genişçe açılarak gülümsenmesi delilik, uçarılık ya da çocukluk olarak algılanıyordu. 

Portre Julie Le Brun

Fotoğraf – Kültürel Faktörler – Görgü Kuralları 

Bu noktada kültürel faktörlere ve görgü kurallarına da ayrıca değinmek gerekiyor. Tarihçi Christina Kotchemidova insanların genellikle pratik olandan çok kültürel faktörlere göre hareket ettiğinin altını çiziyor. Örneğin geçmişte, görgü kurallarınca, her şeyin kontrollü olması ve itidal içerisinde olması oldukça önemliydi. Her şeyde olduğu gibi gülme eylemi için de bu görüş benimseniyordu. Aşırı gülümsemek, dişleri göstererek gülmek, kahkaha atarcasına gülmek aşırılık olarak kabul ediliyordu. 

Ayrıca güzellik algılarının da farklı yer ve zamanlarda değişiklik gösterebileceğini hatırlamak gerekiyor. Küçük ağızlı olmanın arzu edildiği Viktorya dönemi İngiltere’sinde 32 dişin gösterildiği yüzlere rastlamak oldukça zor olsa gerek. Bu dönemin aşırı gülümsemeleri çocuklara, köylülere ve sarhoşlara yakıştırılan gülümsemelerdi. 

Peki Ne Zaman Fotoğraflarda Gülmeye Başladık? 

Fotoğraflarda insanların gülümsemeye başlamasının fotoğrafın demokratikleşmesi ve ulaşabilir olmasıyla paralel seyrettiğini söylemek yanlış olmaz. Fotoğrafın toplumların büyük bir kesimi tarafında ulaşılabilir olmasında ise Kodak markasının büyük bir rolü var. 19. yüzyılın sonlarında meşhur “Siz düğmeye basın, gerisini biz hallederiz.” sloganıyla fotoğraf makinelerini piyasaya süren Kodak, tüketici mutluluğunu esas alan pazarlama stratejisinin öncülerinden oldu. Böylelikle, fotoğrafın bir hayatta kalma, gelecek kuşaklar tarafından hatırlanma amacı yerini “mutlu” anları kaydetmeye bıraktı. Artık ideal olan fotoğraflarda gülümsemek olmaya başladı. 

Kodak fotoğraf makinesi ile gülümsemek

Daha da görünür olmaya başlayan reklamlarla birlikte insanlar fotoğraflarda daha da fazla gülümsemeye başlayacaktı. Bu reklamlarda kutlamalar, tatiller, aile toplanmaları, özel günler ile fotoğraf arasındaki ilişki daha fazla vurgulanıyordu: “Mutlu anlarınızı kaydedin!”

Yararlanılan Kaynaklar:

Now You Know: Why Do People Always Look So Serious in Old Photos? (Time)

Why do people always smile for the camera? (The Economic Times – Opinion)

Why people never smiled in old photographs (Vox)

,

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir